Black Mirror

black mirror


Yeni bir dizi incelemesiyle karşınızdayım 
Bugün teknoloji ile harmanlanmış distopik bir diziyi ele alacağız: BLACK MİRROR.
Dizi toplam 5 sezondan oluşuyor. ben de her sezonu ayrı ayrı ele almak niyetindeyim çünkü dizi normal diziler gibi bir hikaye çerçevesinde dönmüyor. her bölüm birbirinden bağımsız hikayeler içeriyor bu yüzden her  sezonu ayrı ayrı ele almak daha mantıklı geliyor bana. Normalde diziye iki bölüm ara vermiş biri olarak, sevmesem de üç bölümlük bu yapımı izlemek vakit kaybı olmazdı. izledikten sonra yanıldığımı anladım. Gösteri gerçekten zaman kaybı. Çünkü topluma "kara bir ayna" sunan bu sahneleme, kimsenin aklına gelebilecek hiçbir şeyi yansıtmıyor. 18 yaşını yeni doldurmuş ve hayatı sorgulamaya başlamış biriyseniz kesinlikle bakmanız gereken bir yapım ancak belli bir yaşa gelmiş ve artık kendini "yetişkin/olgun" olarak tanımlayan biriyseniz. , eklenecek pek bir şey yok. Yani en azından ilk iki bölüm için akla hayale gelmeyecek bir bakış açısı katmıyor. 

Eminim bir önceki paragrafı okurken beni kibirli olmakla suçladınız ve "Madem böyle yazdınız, bu dizi neden bu kadar başarılı oldu?" diye düşündünüz. Hemen açıklayayım. Öncelikle böyle eleştirel bir yapım bulmak zor. En iyi eleştirilere sahip olmasa bile, ilk olma niteliğine sahip olduğu için insanlar beğenmiş olmalı. Ayrıca Avrupalılardan Asyalılara kadar herkesin diplomat olduğu ve birileri eleştirdiğinde kendini açıkça eleştiremediği bir dünyada "oooo" diye çok dikkat çekebilir.bir tutam Louis C.K., biraz Bill Burr, biraz Dave Chapelle ve eleştirinin sınırlarını zorlayan komedyenler gibi kara mizah uzmanlarına aşina olan biri için bu eleştiriler sadece "ehh" niteliğinde kalıyor. Yani boy aynası değil, makyaj aynası boyutunda bir ayna var ama kesinlikle siyah ayna değil. 

Bölümlere geçelim: 

1. Bölüm - Milli Marşı 



Bir terör örgütü veya her ne karın ağrısıysa İngiltere Prensesi'ni kaçırır ve Başbakanın ulusal televizyonlarda bir domuzla  cinsel ilişkiye girmesini isteyen bir video YouTube'a yüklenir. İlk olarak, bir ikilem yaratmak için: "Acaba ben olsaydım ne yapardım?" şekilnde düşündürmek için oldukça saçma bir fikir. Bilirsiniz, ortaokulda veya lisedeyken genellikle cinsel ve geyik konularıyla ilgili sorular sorulur: "Sana bir milyon dolar verseler... yapar mıydın?", Tıpkı onlar gibi. İlk duyduğumda dizide bir mizah unsuru olduğunu düşünmüştüm ama her şeyin ciddi bir şekilde aktığı ortaya çıktı. Gelelim eleştiri noktasına: video tüm kanallarda yasak ama internete yüklendiği için hükumetin eli kolu bağlı. Eleştirinin büyüklüğüne bakın hele. Yüzeysel eleştirilerin nedeni bilinçsiz kavramların eleştirilmemesidir. Bu ne anlama geliyor? Yani internet, cep telefonu, bıçak gibi icatların vicdanı yoktur, yani kendi başlarına hareket edemezler, dolayısıyla olumlu ve olumsuz sonuçları onları kullananlara, yani bize bağlıdır. 

Basitçe söylemek gerekirse, elmaları bir bıçakla kesebilirsiniz,aynı bıçakla insan eti de kesebilirsiniz, ancak insan etini kesmekten bıçak sorumlu değildir. Bu nedenle İnternet bu şekilde değil, internetin insanlar tarafından kötüye kullanılması olarak eleştirilir. Maalesef ki burada, "İnternet elimizi kolumuz bağladı" yazıyor. burada yanlış olan şu ki, Youtube'dan kaldırılsa da bazı kişiler sorumsuzca hareket ediyor ve bu görüntüleri tek tek kaydedip tekrar you tube'a yüklediği için yayılmasını engelleyemiyorsunuz. Yani internetin suçu değil, onu kullananlar bizleriz ama dizide eleştirilen nokta bu değil. Ben de buraya not ediyorum, yıllar sonra birçok hükümet bu tip durumları bize karşı kullanıyor ve tek tuşla interneti kapatmaya yönelik adımlar atılıyor. Ve sonra bu adımların kendi çıkarları için kullanılacağı konusu...
Apayrı bir konu.

Bölüm 2 - On beş milyon puan



Teknolojiyle donatılmış bir distopyada, her birey doğru veya daha basit bir tanımı pedal çevirerek ve ona göre yaşayarak puan verir. puan, Bu düzenden kurtulmanın tek yolu bir yerde yetenek yarışmasına katılmak. Şimdi gelelim teknoloji dolu distopyamıza, ufkunuzu genişletecek bir teknoloji yok, bir sürü dokunmatik ekran ve Xbox Kinect mantığı var, hepsi bu. Eleştiri, bireylerin kazanılan puanları yemek ve eğlence için kullanmasıdır. Eğlence, en düşük IQ'ya sahip insanları eğlendiren çeşitli yetişkin televizyon programları ve filmler olarak anlaşılmaktadır. Hadi canım bu, kimsenin aklına gelmezdi dimi. insanları (özellikle erkekleri) cinselliğe olan zayıflıkları nedeniyle eleştirmek. Ne eleştiri ama. Yetenek şovlarına yönelik eleştiriler de var; Değerlendirme adına katılımcıların küçük düşürüldüğü vurgulanır. Görüyorsunuz, bu 23 yıllık hayatımda hiç düşünmediğim bir detay. 

 Popstarlar, O Ses Türkiye, Yetenek Sizsiniz (bütün ülkelerde böyledir) gibi pek çok önemsiz diziden tek bir yetenekli isim çıkmadı, jüriler elemek zorunda ki yetenekli kişiler, gelecekte onlara rakip olmasınlar, gördüğünüz gibi, yarışmaya önce onların girmediğine inanamıyorum, bazı ünlülerin önce sahte versiyonlarını yaptılar ve sonra desteklerini çekip ayrıldılar. hiçbir şekilde arkalarında durmayarak onları boşluğa ittiler. Tüm bu eleştiriler nerede yapılıyor? İNTERNET ÜZERİNDEN, NETFLIX ÜZERİNDEN. Biliyorsunuz Türkiye pazarına yeni giren dijital platform ama Avrupa'da ve özellikle Amerika'da sosyal medyadan sonra insanların en çok bağımlı olduğu dijital platform. İşin garibi, tüm bu durumu eleştiren kahramanımız, sistemin bir parçası olur ve bir program sunar. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun? TV8'e gidip Acun Ilıcalı'ya bir şeyler söylüyorsun, sonra onun kanalına bir programda oynamaya başlıyorsun. Zaten “Gerçek eleştiri bu, bugünlerde herkes eleştiriyor ve sistemin bir parçası oluyor” diyorsanız, bu dizinin yapımcıları ve yazarları, yukarıda bahsettiğim Netflix çelişkisi nedeniyle eleştirdiklerinin aynısını yapan insanlar. O halde bırakın bu işleri.

Bölüm 3 - Tüm hikayeniz 



Teknolojinin yeniden arşa çıktığı bir ortamda herkes boynuna bir çip takar ve anılarını kaydeder. Ana karakterimizin kocası bir olayda onu kıskanır, harekete geçer ve sonunda ihanete uğradığını öğrenir. Sonunda aynanın karşısında anılarından kurtulmak için boynundaki çipi çıkarır, "Geçmişimi sileceğim" der gibi. Neyse ki, sonunda övgüye değer bir bölümümüz var. Burada önemli olan eleştirmenin başarısı değil, seyirciyi düşünmeye sevk eden yöndür. İzlerken istemsizce sordurtuyor, "Yani, her anımız kaydedilseydi, iyi anılar görmeye devam edersek daha mı mutlu olurduk, yoksa hep kötüleri hatırladığımız için sürekli ayrılıklar ve ölümlerle depresif hayatlar mı yaşardık? "Düşünmeden edemiyorsunuz. Ayrıca dizide ne TV ne de internette video ya da film izleme yok. Herkes sürekli olarak bir anıyı yansıtıyor ve gözlemliyor, çizilen portreye göre bu, anılarımıza tutunursak onları her zaman görmeyi tercih edeceğimiz anlamına geliyor.


2 yorum:

  1. en azından emeğe Saygı

    YanıtlaSil
  2. Gambling addiction - DrMCD
    The problem is addiction. When gambling becomes addictive, the addict tries to stop it. The 김천 출장샵 treatment centers 광명 출장안마 on 김해 출장안마 treating 인천광역 출장샵 symptoms. Treatment, 화성 출장안마 addiction  Rating: 4 · ‎8 reviews

    YanıtlaSil

Bugün

Şöyle derinlemesine düşünün bir. Bugünde mi yaşıyorsunuz yoksa   Pişmanlıklarla dolu geçmişinizde kapana mı  kısılmış durumdasınız?  ...